‘137’ Ahmet Dinçel (1967 – 75) : hırslı, güleryüzlü, sakin görünüşlü… Ahmet okuldayken de çok faal bir sporcuydu… heyecanlanınca ve hareketlenince renklenen yüzü sanki enerjisini gösterirdi… şimdi de yüzünden eksik olmayan gülümsemesi ve olumlu yaklaşımıyla sıkça maçlarda gördüğümüz Ahmet Dinçel ile DSK Başkanlığı dönemi ve bugünü konuşuyoruz.

ahmetdincel-03
Soldan : Ahmet, Figen, Barış (ayakta) Özgür. 2013.

Ahmet Dinçel’i tanıyarak başlayalım ?
10 Nisan 1955’de Balat, Ayvansaray semtinde dünyaya geldim. Babamı 8 yaşında kaybettim. Annem(38) , ağabeyim (15) ve ablam (11) yaşındaydı.Tek gözlü, kiralık bir odada 4 kişi ciddi bir yaşam mücadelesi içine girmek zorunda kalmıştık. Dördüncü sınıfa kadar Otakçılar İlkokulunda (Haliç’te Dinarsu’nun yanı), beşinci sınıfı ise Çarşamba Yavuz Selim ilkokulunda okudum. Sınıf öğretmenim ve dayımın işbirliği ile Darüşşafaka Lisesi sınavlarına girdim ve kazandım. Asil 16.cı olarak okula kabul kabul edildim (1967-68) ve hayatımın en önemli dönemi, Darüşşafaka yaşantım başlamış oldu. Darüşşafaka’nın hayatımdaki yeri o kadar büyük ve önemli ki eşimi de Darüşşafakalı ilk kızlar arasından seçtim… (Figen GÖZEN 79) 1980 yılında evlendik, Özgür (33) , Barış (30) isimli iki oğlumuz var.

Spor ve Darüşşafaka… ?
Darüşşafaka hem çok iyi eğitim alıyorduk hem de sporun her türlüsünü rahatlıkla yapacak ortamımız vardı. O yaşlarda kaybetmeyi hazmetmeyen çok hırslı bir sporcu idim. Hem futbol, hem basketbol, hem voleybol, tüm spor dallarında sınıf ve okul takımlarında oynadım ve Lise 1.ci sınıfta Okul Spor Yurdu Başkan Yardımcısı idim. Lise 2’de ise Başkan oldum.

Yanlış bilmiyorsak Ahmet Dinçel iyi bir futbolcuydu, sonra DSK Başkanı olarak basketbolun başında gördük, nasıl oldu bu gelişme ?
Darüşşafaka’dan sonra futbol hayatım halı sahalarda bir müddet daha devam etti ve 1994-95 sezonunda Feriköy Spor Kulubü’nde yöneticilik yaptım ancak o dönemde yaşadığım bir sağlık problemi nedeniyle bırakmak zorunda kaldım.
Darüşşafaka Spor Kulubü’ne dönüşüm kısaca şöyle;
2009 – 10 sezonu ortalarında DSK Başkanı Saffet Karpat kardeşimin o sezon Beko Basketbol Ligi’nde ilk 12 maçında galibiyet yüzü görmemiş olan takımımızı canlandırma , camianın takımı sahiplenmesi için farkındalık yaratma, yeni sponsorlar arayıp, yeni kaynaklar yaratma çabalarının neticesinde kendimi yönetim kurulunda başkan yardımcısı pozisyonunda buldum. İki ay içinde yaptığımız olağanüstü genel kurulda da takım 2.ci lige düşmüş ve ben düşen takımın Başkanı olmuştum. 2010 Mayıs olağanüstü genel kurul – 2011 Temmuz olağan genel kurul dönemi 15 ay süre ile Başkanlık yaptım.

Vucinic’i uğurlarken. 2010.

DSK başkanlığı yaptığınız yılları anlatır mısınız ?
2010-11 sezonuna, sözleşmesi biten ancak 2.ci lig şartlarında daha düşük bütçelerle bizimle çalışmayı kabul eden Yeni Zelanda milli takımı Koç’u Nenad Vucinic’le başladık ve ilk 3 maçımızı kaybettik. Oyuncu bütcemiz 270.000 TL brüt ( 160.000 TL net) idi. Takım iyi gitmiyordu. Koç’la üçüncü haftanın sonunda anlaşarak yollarımızı ayırdık … Yolcu ederken Koç kırgın değil tam tersine bir gün Daçka’ya döneceğini ve borcunu ödeyeceğini söylüyordu.(Fotoğrafta görüldüğü gibi). Yardımcısı Mehmet Kabaran’ı ise takımda kalmaya ve bedelsiz olarak yeni koçumuz olmayı kabul eden sevgili Candan Tekin’in yardımcısı olmaya ikna ettik.

Takıma ağabeylik yapmak üzere Tolga Köklen’i kaptan yaptık ancak ligler başlamadan belinden rahatsızlık geçirdi ve bütün sezonu boş geçti. Yerine, transferin son günü takıma katılan Engin Elhan’ı kaptan yaptık ve mütevazi bir bütçe , mütevazi bir takım ile kurtlar sofrası ikinci ligde zorlu bir sezon için soyunduk.

Candan hocam ile beraber tansiyon ilaçlarımızı paylaşa paylaşa, zaman zaman Mehmet Kabaran’a daha fazla sorumluluk vererek, ikinci ligdeki ilk senemizde 8.ci olarak play-off’a kaldık. Play-off’ta yılın şampiyonu TED Ankara Koleji’ne kaybettik .

O günün kısıtlı şartlarında takımı, altyapıyı nasıl yönettiniz ?
Candan hoca ile sezona esasen alt yapı sorumlusu olarak başlamış , ihtiyacımız olduğunda da A takımın başına getirmiştik. Candan hoca alt yapı ile olan ilgisini hiç koparmadı ve her zaman onların yanında bir ağabey olarak varlığını korudu.
Takımı yönetme , oyuncuları yönlendirme ve motivasyonlarını yüksek tutma anlamında Yönetim Kurulu arkadaşlarım şimdiki Başkan Ümit Başkırt ve asbaşkan Cem Güler’in yanında hem takım hem de alt yapının organize olmasında o dönem de, kulüp müdürü olan Ahmet Eran’ın da katkılarına değinmeden geçemiyeceğim.
Benim başkan seçildiğim gün, ‘blog’u vasıtasıyla camia da fikir beyan eden bir daçkalı sosyal medyada ‘yaşasın kulüp kapanmıyor!’ diye sevincini dile getiriyordu.
Eğer o dönemde bu kulubü kapatmama kararını verebildiysek, en az Daçka’lılar kadar Daçkalı olan profesyonellerden aldığımız destekten dolayıdır. Yukarıda isimlerini verdiğim arkadaşlarımın yanında o dönemki alt yapı hocalarımız Sertan, Tufan ve Ümit işlerini çok iyi yapan hocalardı ve özellikle Tufan yönetime çok yardımcı oluyordu.
Hem Gençler, hem de Yıldızlar İstanbul ‘da dereceye girerek Türkiye finallerine katıldılar, Milli takımlara Genç, Yıldız ve Minik 8 evladımızı gönderdik.

Darüşşafaka Doğuş’u izliyor musunuz ? Nasıl gidiyor sizce ?
Darüşşafaka Doğuş’u yakinen takip ediyorum ve adım adım üst lige yükselme gayretini izliyorum. Beklendiği gibi , sürprizsiz devam ediyor, kutlamaya bir adım kaldı.

Doğaya, deniz kıyısına kaçış var galiba, İstanbul’dan çıkış mı, arada bir geliş-gidiş mi söz konusu ?
Saroz’dayım, evet İstanbul’dan kaçıyorum, körfezde balıkçılığa başlayacagım. Şimdilik plan; her yıl Nisan ayında Saroz’a kaçış , Ekim sonunda İstanbul’a dönüş. Özel bir neden olmadıkça da orayı terketmeme.

Kimyon ile selfi benzeri… 2014.

Ahmet Dinçel boş zamanlarında neler yapar ?
Sorumlusu olduğum bir Kimyon’um var günlük 3 saatimi (sabah 1,5;akşam 1,5) onunla geçiriyorum. Saroz’da ise her gün en azından 2 saatimi denizde geçiriyorum. Çalışırken yapamadıklarımı yapmaya –Saroz kıyılarında uzun yürüyüşler, kitap okuma, organik sebze ve 3-5 meyve ağacından oluşan bahçemle ilgilenmeye- çalışıyorum. En çok sevdiğim de, istediğim saatte kalkmak ve birilerine bilgi vermeden şehir değişmek, seyahate çıkmak.

Profesyonel yöneticilik bitti mi ?
En başta söylediğim gibi, 8 yaşında babamı kaybettiğimden beri hep çalıştım. Kaderin cilvesi , annemi de 18 yaşımda kaybettim. Daçka’da iken yaz tatillerinde, Üniversite’de (İ.Ü.İşletme Fakültesi) okurken yaz-kış bir yandan çalışıyor bir yandan okula gidiyordum. 1978’den itibaren 17 yıl Türksan Turizm şirketinde çeşitli kademelerde yöneticilik yaptım. Ardından alkollü içki sektöründe 1995’ten Nisan 2013 yılına kadar 18 yıl boyunca müdür/direktör olarak çalıştım. Eee, daha n’olsun? Artık dinlenme zamanı.
Evet, şimdilik profesyonel yöneticilik sayfasını kapattım.. Çok cazip olabilecek yeni bir teklif alana kadar…

Mayıs 2014
ök