İlk not : ‘120’ Halit abiyi (DŞ 1953-59) yeni tanıyorum ve ‘tanıdıkça hayranlık dolu bir sevgi büyüyor’ falan diyeceğim ama Halit abi tam bu noktada lafı öyle bir oturtacak ki hemen cümleyi yeniden düşünüyorum (ama boşver kalsın, gerçek bu napalım ! :)… Onu önce maçlardaki komşuluklarda, sonra da darüşşafakagooglegroup’daki muhteşem esprili yazıları ile tanıdım. Bu yaz Bodrum’daymış meğer, uğrayıp bir rahatsız edemedim ama önümüzdeki sezona alacağı olsun. Telefonda “abi portreni yapacağız” deyince, “ben öyle uzun, uzun duramam !” diye espriyi patlatıverdi; ben de “o zaman sen bi selfie-portre yap abi” dedim ve şahane üslubuyla aşağıdaki söyleşi ortaya çıktı… keyifle paylaşıyoruz.

Son not : Halit abi gönderdi söyleşiyi okudum şahane… espri zengini ve fakat kendinden pek söz etmemiş… 3-5 soru ile o eksiği tamamlayalım dedim, soruları ilettim. Halit abi bu kez göz yaşlarından (gülmekten) zor okuduğum bir son bölüm yazmış. Sorularımı atıp, bir kreşendo  ile bitirdik. Bakalım siz de bayılacak mısınız ?

Pilav hatırası
2013 Pilavdan. Soldan say :  Hayri Cem, Halit Tilki, Mehmet Emin Karaaslan, Adnan Şenel, Oğuz Altay, Osman Şenkul, Mustafa özcan, Levent Aydınoğlu, Metin Tunç Karışman, Fikret Kocamaz, Cem Bozyiğit,  Ünver Gürses

Darüşşafaka’da  okurken sporla ilginiz ?

Futbol oynardım. Bizim sınıf okul şampiyonu idi. Her maçı 10-9, 8-7 … gibi skorlarla kazanırdık.

 

Oğuz’la Bodrum’sa. 2012.

Maçlar bol gollü geçiyormuş…
Ben kaleciydim !

Basketle ilginiz ?
Çok iyi 3 lük atardım. Ama turnike atamazdım. O yüzden takıma giremedim.

Peki, spor  kulübü yönetim kuruluna nasıl girdiniz ?
Arkadan ittiler. O zamanlar Darüşşafaka Spor Kulübünün genel kuruluna katılanların sayısı  bir elin parmaklarını geçmezdi.  Katılanların zaten mazeretleri olurdu, geri kalanlar da Yönetim Kuruluna seçilirdi.

Sizin zamanınızda takımların durumu nasıldı ?
Çok başarılıydı. Hem futbol takımımız hem de basketbol takımımız 1. Amatör ligde oynuyorlardı. Futbol takımımız Boğaziçi Üniversitesinin futbol sahasında antrenman yapardı. Basketbol takımımızın antrenman yapacağı saha yoktu. Çünkü Darüşşafaka Cemiyetinin değerli üyeleri ve Okul Müdürü Darüşşafaka sahasında antrenman yapmamıza izin vermezlerdi.

Peki nerde antrenman yapardınız ?
Kulakları çınlasın… Nami Gönenç abi çocukları toplar, Kocamustafa Paşa taraflarında bir okulda antrenmanlarını yaptırırdı.

Fotoğraf Altı
Maçta : El sallayan ben, Oğuz Altay , Davut Ökütçü; ayakta, Mustafa Demirci (MUD), 2012

Bu şekilde başarılı olabildiniz mi ?
Şampiyonluğa oynuyorduk ama şampiyon olacaklar diye ödümüz patlıyordu. Çünkü hiç paramız yoktu. Takımda oynayan çocukların hemen hepsi Darüşşafaka mezunları idi. Rare class 78 mezunları… Canla başla oynarlardı. İsmail, Eşref, Adnan, Domo Halit (rahmetli) ve isimleri şu an aklıma gelmeyenler. Onların hakkı unutulmaz. Darüşşafaka Basketbol  takımını ayakta tuttular.

Şampiyon olabildiniz mi ?
Allah dualarımızı kabul etti. Olamadık.

Ertesi sene ?
Ertesi sene takım küme düşmemek için oynuyordu.

Nasıl oldu şampiyonluktan küme düşmemeye…?
E biz yönetimdeydik.

Fotoğraf altı
Kutlu olsun ! 2013

Finans durumunuz ?
Yahu finans durumuna geçmeden içimde ukde olan bir olayı anlatayım. Karagümrük ve biz küme düşmemeye çalışıyoruz… Yeşilyurt Spor Kulübü de senelerin başarılı ve centilmen takımı şampiyonluğa oynuyor. Son maçlardan biri Yeşilyurt ile Karagümrük arasında. Spor ve Sergi Sarayındaki maçı bekliyoruz. Aaaa o da ne ? Yeşilyurt lisanslarını getirmeyi unutmuş. Yahu Taksim –Yeşilyurt şu kadar mesafe, gidin alın lisanslarını diyoruz ama giden yok ve Karagümrük hükmen galip. Allah doğrunun yanındadır. O sene biz küme düşmedik ama Yeşilyurt senelerin unutturamayacağı bir onur düşüşü yaşadı.

halittilki-05
Ortaköy Çarşamba buluşmasında yemek servisinde, 2012

Finans durumunuz…
Berbat, 40 paramız yok. Rahmetli Bulut Buharalı , Nami Gönenç ve ben aramızda topladığımız 3-5 kuruşla takımı götürmeye çalışıyoruz. Arasıra yemekler yapıyoruz. O sırada BJK, GS,FB gibi kulüpler ikramiye düzenliyorlar. Nami abi ‘’biz de çekiliş yapalım’’ dedi. Bütün formaliteleri tamamladık milli piyangoya bağlı olarak biletler bastırdık. İkramiye bir araba; o zamanın en makbul arabası : Anadol. Uzatmayayım. Üç ay sonra çekiliş yapıldı. Ankara’dan bir hanıma isabet etmiş. Hanım , avukatı ,  Nami abi benim büroda toplandık. Hanıma Anadol’un o günkü değerini kuruşu kuruşuna ödedik. Hanıma ‘’Darüşşafaka Spor Kulübüne yardım ‘’ dedik. ‘’Vallaha borcum var, hiç bişey ödeyemem’’ dedi ve paraları alıp gitti. Biz birbirimize bakakaldık. Tapi bile olamamıştık… Nami abi veciz sözünü etti “Darüşşafakaya yakışır bir çekiliş yaptık. Sözümüzde durduk. Bu Darüşşafakanın namusudur’’ dedi. Tabii ki BJK, GS, FB gibi büyük kulüpler çekilişi boyna erteliyor ve belki de unutturuyordu. Neyse biz namusumuzla bu işi bitirdik.

Emekleriniz boşa gitmedi Halit abi, sizler DSK bayrağını bugünlere değerli bir şekilde getirdiniz… peki maçlarda gördüğümüz Halit Tilki kimdir desek ?

halit.torunayza
Torun Ayza ile 2014

1942 yılı Nisan ayının son çarşambası Halıcıoğlu’da dünyaya gelmişim. Çocukluğum hatta gençliğim Eyüp-Fener-Fatih üçgeninde geçti. 1953 yılında Darüşşafakaya girdim 1959 yılında çıktım. Darüşşafaka lisesinin tekne kazıntılarıydık. Bizlere, gitseler de kurtulsak gözüyle bakıyorlardı. Bunu o dönemlerde yöneticilik yapmış birinden duymuştum.
Darüşşafakanın en parlak dönemleri Hayrettin Cete’nin okul Müdürlüğü yaptığı dönemdir.Çünkü o dönemde ben Cemiyet Yönetim Kurulu üyesiydim. İki sene sonra beni attılar. O zamandan beri muhalifim.
Pazartesi günleri Felsefe dersini çok severdim. Dünya iyisi Felsefe hocamız Fatma Ana gazeteden Darüşşafaka basketbol takımının maçlarını okur ve bana ‘’Halit oğlum gene çok iyi oynamışsın sen yatarak derslerini dinle, yorulmuşsundur’’ derdi. Bütün sınıf ‘’Hocam harikalar yarattı !’’ diye desteklerlerdi.
Oysa o Halit başka Halitti. Ondan sonra bende basketbol sevgisi başladı.
En sevdiğim yemek damardan tuzlama işkembe çorbasıdır ama yaş kemale erdiğinden artık haşlanmış sebze yiyorum. Karım bayağı lezzetli yapıyor.
En sevindiğim şey Darüşşafaka’ya kızların alınmasıdır.Darüşşafakaya renk getirdiler, ruh getirdiler,uyuyan devi canlandırdılar.
Zaten bu yuvayı kuranlar taaa baştan beri kızları da düşünmüşler ama bizim yobazlar 1971 yılına kadar kızları bizden uzak tutmuşlar.
Kızlar bizden uzak olunca ben de yakın çevre Fatih’ten Tülay Hanımla evlendim. Ben monogomik bi adam olduğum için 46 yıldır kavga döğüş evliliğimizi sürdürüyoruz. Bizim zamanımızda 3 çocuk mecburiyeti olmadığından iki kızım var. Merve ve Evrem… İsimleri birbirinin tersten okunuşudur. Bu terslik benden kaynaklanmaktadır.

Bodrum’daki evin duvarında Darüşşafaka forması

Darüşşafakalı olmak (bizim şartlarımızda isen) büyük bir şanstır. Ama Darüşşafaka olmasaydı ben çöpçü olurdum, kapıcı olurdum diyenlere kızıyorum. Aç mezarı mı var ? Mesela Darüşşafaka olmasaydı ben  köfte ekmek satıyor olacaktım. O da şurdan kaynaklanıyor. Lise son sınıfta hocalar sorar ya ne olacaksın diye. Doktor olucam, mühendis olucam derler, bana sıra gelince ‘’şoför olucam’’ derdim. ‘’Otur yerine sersem !!’’… Okulda ‘şoför abi’ diye namım yürümüştü. Rahmetli Ersin Unaner tahtaya külüstür bir araba resmi çizmiş, ortasından bi baca çıkartıp içine de beni oturtmuş , ağzıma da bi balon açıp içine ‘’köfte ekmek … kuruş’’ diye yazmıştı.

Darüşşafakayı anlatmakla bitmez… Burda keseyim. Sağlıkla kalın, mutlu kalın.

Eylül 2014
ht/ök