Sahalardaki gibi onu yakalamak kolay olmadı 🙂 Bu yazıyı ortaya çıkarabilmemiz beş ayda oldu. Tabii bir sporcu için sıkıcı bir şey istediğimin farkındaydım ama camia da Gökhan’ı hem çok seviyor hem merak ediyordu. Dolayısıyla benim takip telefon ve notlarımın belli bir sayıya ulaştığı noktada buluştuk. Bir kaç taslak ve rötuştan sonra yazı çıktı ortaya… Darüşşafaka Türkiye’nin nadide bir basketbol okulu (ekolü). Uzun süre okuldan yetişenler ve alt yapıdan yetişenlerle liglerde kök söktürdü rakiplere. Ülkede en çok basketbolcu yetiştiren ilk 5 kulüpten biri. Gökhan da hem okuldan hem DSK altyapısından yetişen göz bebeklerimizden. 2014 yılında yani DSK’nın 100. yılında şampiyon olarak Birinci Lige çıkarken Gökhan kaptanımızdı, bu güzel kupayı ekibiyle o kaldırdı. Şimdi Darüşşafaka Doğuş Basketbol’un altyapı idari yöneticisi. Altyapıya verilen önemin artarak devam ettiğini, takıma ve ülkeye sporcu yetiştirmeye devam edildiğini sayılarla öğreniyor, Gökhan’a yeni uğraşında başarılar diliyoruz.

Üç kardeş Darüşşafakalıyız

gokhansunter-01
Bilgehan, Gülşah, Gökhan.

1980 yılında, Almanya’da Frankfurt kentinde gözlerimi açmamla hayat maceram başlamış oldu. Annem ve babam orada tanışmışlar. Ailemin ilk çocuğuyum, daha sonra sırasıyla Gülşah ve Bilgehan isimli iki tane kız kardeşim oldu. Baba tarafım Arnavut kökenli bir aile, anne tarafım ise Tatar. 1987 senesine kadar yaşadığımız Almanya’da mutlu bir çocukluk geçirdim. İstanbul’a temelli dönüş yaptıktan sonra, 91 senesinde anne ve babamızı kaybettik. Zor dönemler geçirdik üç kardeş, ama ne olursa olsun hayat her zaman devam ediyor. Bu süreçten sonra en büyük şansımız Darüşşafaka’nın bize kucak açması oldu. Üç kardeş, üçümüz de Daçkalıyız biz…

Şimdi 2015 yılına bakıyorum da; Bilgehan (ufaklık) iç mimar oldu, dünya iyisi bir insanla evli (Serdar) ve Esila isminde tatloş bir yeğenim var. Gülşah İngilizce öğretmeni oldu, kendisi gibi Darüşşafakalı olan Emre Tonguç ile evlendi. Yaşadığımız bunca zorluktan sonra onları böyle mutlu ve huzurlu görmek benim için muhteşem bir duygu. Benim içinse; 2014 yılı muhteşem geçti. Yetiştiğim okulumun takımında, Darüşşafaka Spor Kulübü’nün 100. yılında hem de kaptan olarak şampiyonluk yaşadım. Diğer muhteşem yanı da sevgili eşim Aslı ile tanışmam oldu. Aslı ile ilgili konuşmaya başlarsam susmayabilirim ☺. Yaş 35 yolun yarısı derler, bundan sonraki hayatımızı birlikte paylaşacağımız için şanslıyız.

gokhansunter-05
23 Ocak 2015 Aslı’yla Roma’da evlendik

Candan Tekin beni fark etti

Darüşşafaka’ya 92 senesinde girdim. Eski okuldaki (Çarşamba, Fatih) o büyük kapıdan girişimi, o heyecanımı hiç unutamıyorum. Binanın üzerinde kocaman “Daçkamız 1. Ligde” yazısı vardı, o zamana kadar basketbolla tanışmadığım için futbol takımı sanmıştım! Sonradan öğrenecektim kaptanlığını yaptığım ve şampiyonluk yaşadığım basketbol takımını ☺. Sınav günü okula geldiğimde bir öğretmen (Candan Tekin hocam) yanıma yaklaştı ve “Senin fizik iyiymiş, sınavı kazan da seni basketbolcu yapayım,” demişti. Hazırlık senesi geçtikten sonra, Orta 1’de basketbol oynamaya başladım. Sevilay Hanım ve Candan Hocamın emeği büyüktür üzerimde.

Derslerde hiç fena değildim

Aslında iyi bir öğrenci olduğumu düşünüyorum. Basketbolla beraber dersleri götürmek büyük özveri istiyor. Lise 1 senesi çok zor geçmişti benim için, hatta 2-3 ay bıraktım basketbolu, dersler daha önemliydi tabii… Okul zamanlarımla ilgili, dersleri çok özlediğimi söyleyemeyeceğim ☺ ama o yatakhane ortamını, her gün hayatı paylaştığım Daçka’yı özlüyorum çok. Darüşşafaka özel bir aile ve ben bu ailenin bir parçası olabildiğim için çok şanslıyım.

Okulda ilk gece heyecanı

Okul anıları anlat anlat bitmez. Şimdi genç nesil pek bilmez. Eski okulun ortamı bambaşkaydı. Altlı üstlü ranzalarda yatardık, yemekhaneye koşarak sıraya girerdik. Bir küçük anımı anlatayım okulla ilgili; hazırlığa girdiğim sene, okulda ilk gecemde yatakhanedeyiz, hepimiz yatıyoruz ufacık çocuklarız. Bir merdiven boşluğu vardı, bilenler bilir kullanılmazdı orası, kapıları kapalıydı. Oradan bir ses gelmeye başladı “vuuuuuu” diye, bir yerlere vuruyorlar, sanırım abilerin hoş geldin şakası falandı bu. Çok fazla korkan oldu tabii (korkmamış gibi yapayım:). Sonra abiler oradan bir geldi, meğersem şakaymış, hiç unutmuyorum… Yapmayın böyle şakalar abiler! ☺

Eski spor salonu 

Benim de orada antrenman yapmışlığım var, biraz soğuk oluyordu. Bere ve parmakları kesilmiş eldivenlerle antrenman yapardık. Topu yere vurduğunuzda toz çıkar o parkelerin içinden. Yalçın Granit’in de toz çıkıyordu dediğini hatırlatmak isterim. Yan tarafı toprak sahaydı, belki de o yüzdendir. Bir de yenisi yapıldı sonra, yerin dibine iniyorduk merdivenlerden, değişik bir salondu.

Amatörlükten profesyonelliğe

Okuldan gelip kulüp takımlarında oynamak zor tabii ki. O fizikte ve yetenekte olmak, sadece küçük bir payda sonuçta… Ben Daçkamızın her kategorisinde yer aldım basketbolcu olarak. 1993-94 küçük takımlardan başlayan basketbol hayatım, A takım kaptanı olarak 2014’de yani DSK’nın 100. yılında 2.lig şampiyonluğu ile sona erdi!… Kariyerimde emeği geçen çok antrenör var, hepsine buradan ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Altyapılarda basketbol oynamak oyun sevgisiyle saf duygularla yapılır, aklınızda oyundan başka bir şey yoktur. Ama gerçek dünya profesyonel olunca başlıyor. Ben o amatör oyun sevgisini 17 senelik kariyerim boyunca hep içimde barındırmaya çalıştım.

80 jenerasyonu olarak geleceği olan bir ekiptik. Küçük takımdan başlayan jenerasyon olarak – ki çok hırpalanmıştık o sene – diğer takımlar bizden çok üstündü… Ama 6 senelik gelişme sürecinde gençler kategorisinde final oynayacak duruma gelmiştik. Bursa’da kaybettiğimiz finali hiç unutamıyorum. Daçka alt yapılarındaki en iyi dereceyi elde etmiş takımın parçası olmak gurur benim için. Tabii ki A takıma 4 takım arkadaşımla çıkabilmemiz ve diğer arkadaşlarımın uzun süreler basketbol oynamış olmaları da çok önemli.

Chemosvit maçındaki acemi üçlükler

İlk A takım maçımı hiç unutmuyorum, antrenörümüz Cihansever Yeşildağ’dı. Beni oyuna soktu, tabii heyecandan eller falan titriyor, ilk defa sahaya çıktım. Çocuğuz daha o zaman yaş 18. Orhan gençlere çok kol kanat gererdi; dedi ki bana, “Köşeye git sen, ben sana pas atacağım, bekle.” Neyse biraz sonra pası attı, tabii eller titriyor. Birden top geldi, çarptı ellerime, dışarı gitti. Ondan sonra Cihansever ağabey direkt mola aldı. Topladı herkesi etrafına, bana bir bağırdı çağırdı, bir çıkıştı. Yine oynamaya devam ettiler, sonra bana tekrar “gir” dedi. O hırpalanma bana iyi geldi galiba, üst üste üç tane üçlük attım!.. Chemosvit maçıydı hiç unutamıyorum, 14 sayı atmıştım güzel bir başlangıç olmuştu.

İlk çıktığım yıllar Ali Kahyaoğlu’nun başkan olduğu senelerdi. 5-6 sene başarılı sezonlar geçirdik. Ligde iki sene üst üste  sadece altyapıdan yetişmiş oyuncalar, dışarıdan bir tecrübeli ağabey (Nihat Mala, Güray Kanan, Nedim Hızlıateş) ve yabancı oyuncularla (ilk dönem iki, sonra üç yabancılı dönem) üçüncü olmayı başardık. Türkiye kupası finali oynadık (final maçına trafik yüzünden geç kalmıştım unutmam, ısınmaya zor yetişmiştim ☺).  Koraç ve Saporta kupasında her sene yer alıyorduk, güzel keyifli kolej ruhu olan bir ekipti.

Sonraki süreçte Erdemirspor’a transfer oldum. Orada da ayrı zamanlarda bir İkinci Lig şampiyonluğu ve  ikinciliği ile Birinci Lige terfi hakkı kazandık ekip olarak. Sonra Kepez Belediyespor’un yolunu tuttum, orada da bir Birinci Lige terfi kazandık final oynayarak. Beykoz ve Uşak derken sekiz sene sonra yetiştiğim, büyüdüğüm Daçka’ya döndüm. Tabii zor süreçler de oldu kariyerimde. Ümit Milli Takımda kırılan ayağım (8 ay basketboldan uzak kaldım) ve Erdemir şampiyonluğu sonrası diz ön çapraz bağımın kopması (6 ay basketboldan uzak kaldım) zorluklardı basketbol hayatımda. Ama hayat devam ediyor, hepsi bir mücadele. Bu engeller karşısında ayakta kalabilmek, zorlukları aşmak sizi daha da güçlü yapıyor…

Son dönemler kulüpte sıkıntılar vardı maddi olarak. Düştükten sonraki ilk sene İkinci Ligde zor bir süreç geçirdi ekip. Dışardan izlemek, kulübü bu halde görmek üzücüydü benim için de. Daçkalı ağabeylerim; Ümit Başkırt, Cem Güler ve ekibi bu zor dönemde kulübe sahip çıktılar, bence bu çok değerliydi. Benim kulübe dönüşüm de (2011 sezonu) Ümit Başkan ve ekibi sayesinde oldu. Hedef 100. yılda Birinci Lige çıkmaktı ve ben de parçası olabilme şansını elde edecektim. Bu süreçte Daçkalı ağabeylerden oluşan yönetimimiz, genel menajer Ahmet Eran ve sahada koç Aziz Bekir önderliğinde  iki sezon kısıtlı bir bütçeyle, ilk sezon play-off oynadık, ikinci sezon Birinci Lige çıkmayı denedik ama başarılı olamadık. Aziz abi kariyerimde özel bir yeri olan, etkilendiğim bir koçtur.

Ve 100. yılda şampiyonluk!

gokhansunter-07
2013-2014 sezonunda şampiyonlukla 1. Lige çıkan ekip. Mayıs 2014

Gelelim Doğuş ailesiyle başlayan birliktelikle gelen 100. yıl şampiyonluğumuza… Sezon müthiş bir heyecanla başladı. İbrahim ağabeyin basketbolun başına geçmesi, Orhun ağabeyin takımın başına geçmesi ve yapılan önemli transferle birlikte hedef direk olarak şampiyonluk oldu. İkinci Lig çıkması kolay olmayan ve farklı dinamikleri olan bir ligdir. Sezonun genelinde üç hedef koymuştuk. Ligi lider bitirmek – ki bence lige çıkmak için en büyük adım, oynanacak finalle gelecek Birinci Lige terfi ve şampiyonlukla süslenecek bir 100. yıl… Müthiş bir arkadaşlık ortamı vardı takımın içinde. Basketbol hayatımın son senesinde önemli kariyerleri olan oyuncuların bir araya gelip egolardan sıyrılıp bu denli kaynaştığı, bu kadar düzgün karakterli bir takıma kaptanlık yapma ve onlarla aynı sahayı paylaşma ayrıcalığını elde ettiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum.

Sonucunda şampiyonlukla biten muhteşem bir sene oldu ama sezon içinde çok zor dönemler yaşadık. Alınan mağlubiyetlerin takım üstünde yarattığı baskı, Nedim’in şanssız bir şekilde sakatlanması, Beko’nun uzun bir süre hastalığı sebebiyle ayrı kalması gibi zor dönemleri sahada Orhun ağabey liderliğinde birbirimize destek olarak aştık ve her zorluktan güçlü çıkmayı başardık… Bunun da olumlu etkilerini play-offta Yeşil Giresun serisinde geri düşmemize rağmen seriyi deplasmanda kazanarak gösterdik. Quincy’nin babasının vefat haberini aldıktan sonra bile benimle paylaşıp kimseye söyletmeden, “Şu seriyi geçelim, lige çıkalım, sonra giderim,” demesi de şampiyonluğa inanmışlığın ve  sezonun özetiydi bence.

Bu şampiyonlukta en büyük pay tabii ki Zekeriya ağabey, Talha ağabey ve Ferit Başkanın iki büyük aileyi birleştirmeleridir.  Darüşşafaka Doğuş uzun yıllar sadece sportif başarı kovalayan değil; iyi karakterli, değerli sporcuların yetişeceği, sosyal sorumluluk projelerinin yer bulacağı, Türk sporuna önemli katkıları olmuş ve olacak bir spor kulübü, büyük bir aile olmuştur bence.

Aktif spor yaşamım sona erdiğinde her zaman sporun içinde bulunan ve genç sporculara örnek olabilecek bir işim olsun istemiştim. Sezon sonu İbrahim ağabeyin yönlendirmesi ile kulübüm bana Darüşşafaka Doğuş Altyapısında İdari Menajer olarak görev verdi. Kulübün her kategorisinde basketbol oynamış biri olarak altyapılarda göreve başlamak önemli ve değerliydi benim için.

Altyapı çok özveri istiyor

gokhansunter-08
Küçük ama büyük ailemiz

Biraz da altyapımızın oluşumundan ve yapılanmasından bahsedeceğim. Öncelikle şunu belirtmeliyim, altyapı çok özveri ve mesai isteyen bir oluşum. Altyapı koordinatörü Levent Topsakal ve altyapı sorumlumuz Fikret Doğan liderliğinde 14 kişilik güzel ve değerli bir altyapı ekibimiz var. Altyapı İdari Menajeri olarak görev yaptığım ekipte  Emre kardeşimle beraber 2 idareci ve 9 tane çok değerli antrenörümüz mevcut.  Tek masör olarak bütün ekibe yetişen masör arkadaşımız Adnan’la ekibimiz tamamlanıyor.

155 sporcumuzun mevcut olduğu altyapımızda 3 kategoride 5 müsabaka takımımız yer alıyor. Genç, yıldız, küçük ve minikler kategorisinde mücadele eden 5 takımımız ve yıldız-b, küçük-b olarak pilot takımımız Basket Spor Kulübü bünyesinde yaşıtlarından bir yaş küçük 2 takımımız bulunuyor. Sezon sonlarında şampiyonalar hedef ama asıl hedef tabii A takım seviyesine düzgün karakterli, kaliteli, iyi sporcular,  iyi bireyler yetiştirmek. Altyapı sporcularımıza bu anlamda okul bursları ve şehir dışından getirdiğimiz sporculara (14 kardeşimiz) sporcu lojmanında ev ortamı sağlayan konaklama sağlıyoruz. İşin aslı sporcularımız bizim kardeşlerimiz, evladımız gibi oluyorlar. Onlarla geçiyor zamanımızın çoğu ve onların gelişimini görmek, büyüdüklerini görmek ayrı bir keyif ve gurur. Sporcu evi altyapı için çok önemli mesela. Sporcularımız burayı evleri olarak benimsiyor. Doğuş sponsorluğundan sonra geçen sene altyapı ekibi çok güzel restore etti sporcu evini, butik otel konforunda. Orada 14 tane sporcumuz kalıyor, hepsi şehir dışından. Ayrıca hafta sonları uygun zamanlarda tiyatro, sinema organizasyonları yapmaya çalışıyoruz lojmanda konaklayan kardeşlerimize. Bence altyapı sporcularını burada şanslı kılan en güzel unsurlardan biri de üç öğün okulda yemek yeme şansları olduğu için “Daçka” ruhunu teneffüs edebiliyor olmaları.

Altyapının mesai isteyen iş olduğundan bahsetmiştim. Fikret ağabeyin organizasyonuyla ekip okul, ilçe ve il bazında aramalarına aralıksız devam ediyor. Bölge şampiyonaları, okul şampiyonaları izleniyor ve geleceğe dönük kardeşlerimiz kulübümüze kazandırılıyor. Ayrıca bünyemizde kendi profesyonel antrenörlerimizin çalıştığı bir spor okulumuz mevcut. Her Cumartesi-Pazar 09.00 -12:00 saatlerinde hizmet veren spor okulumuzda 104 öğrenci mevcut. Daha önce de belirttiğim gibi her kategoride oynamış bir Daçkalı olarak idarecilik kariyerimde de aynı hedeflere sahibim. İleride zamanı geldiğinde gerçekten hak ettiğimde A-Takım seviyesinde bir hedefe ulaşmak istiyorum.

Doğa ve araba tutkunuyum

gokhansunter-09
Murphy

Tam bir doğa adamıyımdır aslında. En büyük isteklerimden biri doğa içinde güzel bir evimin olması. Şanslıyım ki eşim Aslı da aynı duyguları paylaşıyor benimle. Doğa içinde bir hayat kurabilmiş değiliz tabii İstanbul içinde, ama kaçışlarımız çoktur uygun boşluklarda. Tatil zamanları Antalya’nın Olimpos köyünde geçiririm bütün zamanımı. 13 senedir gittiğim ve kendimi ait hissettiğim bir yerdir Olimpos, doğasıyla, insanıyla.

Deli bir araba tutkunuyumdur. Zaafım var diyebilirim arabalara karşı☺. Büyük pick-uplar her zaman tercihim olmuştur. Spontane yaşamayı severim hayatı, çok plan yapmam ve istediğim gibi yaşamaya çalışırım.

İngiliz müzik gruplarına bayılırım, özellikle old school rock grupları, gitar soloları ve yeni nesil alternatif rock grupları müzik arşivimin doksanını oluşturur. Uzun yolda kaliteli müzikle araba kullanmak paha biçilemez bir zevktir benim için.
Köpekler her zaman en iyi dostlarım olmuştur hayatta. Köpeklerle olan dostluğum çocukluğumda Çomar isimli köpeğimizle başlayıp Daphne ve üç sene önce hastalıktan kaybettiğimiz Alice ile devam etti. Şimdi Aslı ile evimize kız kardeşimin köpeğinin yavrusu dünya tatlısı dişi bir kız çocuğu aldık. “Murphy”nin eve gelmesi için sabırsızlanıyoruz.

Sinema ve tiyatro zaman buldukça yaptığım etkinliklerin başında gelir. Özellikle bilim-kurgu filmleri severim. Siyah renginin hayatımda çok önemli yeri vardır, elimde olsa her şeyin siyahını alabilirim ☺.

Ve dostlarım… 18 senedir tanıdığım muhteşem bir arkadaş ekibim, ailem var; onları da her zaman farklı bir yere koyarım.

Tüm dostlara sevgiler…

ök/fa nisan 2015